15 Kasım 2015 Pazar

Bir yeri seversen orası dünyanın en güzel yeridir.

Hatırlar mısınız bilmem, Vizontele filminde belediye başkanı halkı toplayıp şöyle der :

"İnsan memleketini niye sever? Başka çaresi yoktur da ondan. Amma biz biliriz ki bir yerde mutlu mesut olmanın ilk şartı orayı sevmektir. Burayı seversen burası dünyanın en güzel yeridir. Amma dünyanın en güzel yerini sevmezsen orası dünyanın en güzel yeri değildir. "

Yılmaz Erdoğan'dan pek hoşlanmasam da bu repliği severim ve anlamlı bulurum. Doğruluk payı olduğunu da söylemem lazım. Neden mi?

7 yıl önce bu şehre geldiğimde ilk birkaç aydan sonra pek hoşlanmadığımı sanmış ve Selanik- Rodos her neresi olursa olsun bir an  önce gitmek istemiştim. Koşullar elvermedi , zaman uygun düşmedi, hayat gailesi , üzümün sapı armudun çöpü derken kaldık . Sonra bir baktım ki ben bu şehri sevmeye başlamışım!..

Şimdi ne zamandır aklımda olan bir düşünceyi harekete geçirmemin zamanı geldiğini düşünüp artık yeni bir blog açıverdim. Neden eski bloğuna devam etmedin derseniz  sadece Xanthi ( İskeçe) 'ye ait bir blog olmasını istedim. Bence şehir de zaten bunu hakediyor.

Amacım içinde yaşadığım ve zamanla gerçekten sevdiğim bu küçük Batı Trakya şehrinin eski arnavut kaldırımlı sokaklarını, cumbalı evlerini, eski ve yeni binalarını , parklarını, sahillerini , köylerini, dağlarını tepelerini  benim gözümden anlatmak. Binaların tarihini araştırmak, ara sokaklarına burnumu sokmak, kültürel etkinlikleri ve dikkat çeken sevdiğim her ne varsa paylaşmak...

Haydi bakalım bu tütün sarısı şehri bloğa aktarırken  ne kadar başarılı olacağım?